Japonya uzun süre yabancı göç çözümüne direndi. Çok özel bir kültüre sahip olduğu bilinen Japonlar, dışarıdan göçün Japon yaşam tarzını bozmasından endişe ediyorlar. Tokyo hükümeti istiyor ki yabancılar gelsin, Japonya’da çalışsın, sağa sola pek dokunmadan, çalışma süreleri dolunca da ülkelerine çekip gitsin. Yani Japonlar, yabancı işçinin burada kalıcı olmasını istemiyorlar…

    Bu durum küresel işgücü rekabetinde Japonya’ya zarar veriyor. Bu konuda Japonya’nın rakibi çok. 1990’lı ve 2000’li yıllarda yabancı işçi çekmekte geç kalan Japonya, bunun bedelini ağır ödedi. 1990’lı yıllarda dünyanın en büyük ikinci ekonomisi iken şu anda 4. sıraya düştü ve düşüşü hızlanarak sürecek. Japonlar zor bir kavşakta, daha fazla yabancı işçi mi yoksa yavaş yavaş küçülmek mi?

    Patreon hesabı için: https://www.patreon.com/SedatLaciner (Teşekkürler)

    Üyelik İçin Katıl Butonu: https://www.youtube.com/channel/UCjoMkrl2wAy2W6jxDqyUsNg/join

    e-posta: slaciner2@gmail.com

    40 Comments

    1. Türkiye de göçmen almalı ama kendinden alt kültürlü insanlar olmasın. Kalifiye kaliteli insanlar tercih edilmelidirler. Emek yoğun işlerde Türk soylu insanlar tercih edilmelidir. Doğu Türkistan Afkanistan Türkleri gibi.

    2. Akli olan japonyaya koreye tayvan hong kong gibi ülkelere gitmez zaten, kutu gibi yerlerde, tavuk kümeslerinde yaşayıp dünyanın en gelişmiş ülkesi olduklarını düşünmeleri çok ironik!

    3. İleride Türkiyeninde düşeceği durum bu çünkü Japonyada çok yüksek vergiler var çok yüksek çalışma saatleri sosyalleşecek zamanları yok artı zaman kalırsa o zamanı dinlenerek yalnız geçirmeyi tercih ediyorlar evlenselerde çocuk yapmıyorlar çünkü okullar kreşler çok pahalı 2 kişinin maaşı yetmiyor çünkü ev almış ev taksiti ödüyorlar dikkat edin söylediklerimin %80 i Türkiye ile aynı sorunlar ama Türkiyede bu sorun çok kolay bir şekilde çözüme kavuşabilir 3. Çocuğunu yapana ötvsiz araba verilecek densin nüfus patlaması olur ama şimdilik

    4. Ben dünya genelinde Müslümanların maruz kaldığı zulüm ve haksızlıkları gözler önüne seren kısa belgeseller çekiyorum. Kendi çapımda, imkânlarım nispetinde Balkanlardan Afrika'ya, Asya'dan Avrupa'ya, Orta Doğu'dan Kafkaslara kadar uzanan geniş İslam coğrafyasında yaşanan mezalimin konu edildiği belgeseller ve sunumlar hazırlıyorum. Videolarımı beğenip, yorum yaparak ve paylaşarak daha geniş kitlelere ulaşmama yardımcı olursanız sevinirim.

    5. Vay anasını Japonya gibi gelişmiş bir ülke bile göçle boğuşuyor. Hocanın yorumları her zamanki gibi harika.. Sosyal konularda o kadar okuma yapmama rağmen hocanın bahsettiği bazı detaylar şaşırtıyor. Zevkle izliyoruz.

    6. Japonya'nın büyümeden vazgeçmesi gerekiyor. Büyüme için toprağa yani istilaya ihtiyacı var. Ancak çağımız toprak istila etme çağı değil. Ukrayna'da olanı görüyoruz. Globalizasyon yerini lokalizasyona bırakırken dünya ekonomileri kapitalizmi bırakıp proteksiyonizme geçiş yapıyor. Büyümenin sınırlarına ulaşıldı. Büyümek için dünyadışı terraforma ihtiyaç var. Kullanılabilir enerji (executable enerji = exergy) miktarı hızla düşerken büyüme gibi absürt hedefler hiç gerçekçi değil. Pasta küçülecek veya sabit kalacak. Sorun, boğaz sayısı mı pastaya göre azaltılacak yoksa pasta mı büyütülecek. Pasta büyüyemeyeceğine göre boğaz sayısı pasta miktarına eşitlenecek. Bunun yolu da kitle imhası ya da askeri terimle söylersek mass destruction.

    7. HocamJaponya'nın ABD'yi geçmek üzere olduğu tarihler 1985-1995'lerdi. Japonya'yı gerileten ABD'nin zorladığı meşhur Plaza Accord. Bu anlaşmayla Japon mikro device teknolojilerine olan devlet teşvikleri sınırlandırıldı. Japonlar kaset, CD ve DVD teknolojilerini 80'lerde, dokunmatiği 90'larda geliştirmişler ancak ihracatı ve küresel yayılmı ABD tarafından engellenmişti. ABD ve Kanada ordusuna ihracatına izil verildi. Almanya ve İtalya da Plaza Accord'a maruz kalsa da onlar daha çok ağır sanayiide etkili olup Japonlar gibi high tech'te idddialı olmadıklarından çok etkilenmediler. Japon devlet teşvikleri ABD zoruyla kısıtlanınca adamlar işlemci tezgahlarını ABD-Texas Instrument ve IBM'ye verdiler. Bu mikro makine yasağı (Canon, Nikon, Sony, Mitsui Corp) adamları gerilemeye başladı. Japonlar da el mahkum oyun ve otomobil sektörüne daldılar ve bu alanı da domine ettiler (Sega, Konami, Toyota-Lexus, Honda-Acura, Nissan-Infinity vs vs).Tabii 2000'lerin başında zenginlikten batma ( !) noktasına gelen Japon ekonomisi biriken 40 yıllık tasarruflarını FED ve BOJ eliyle tüm dünyaya kredi olarak dağıttılar. Bu krediler Türkiye'ye AKP döneminde girdi (japon ev hanımları, japon dış borsa yatırımları).Bu paralar dünyaya bolca saçıldı. 2000-2013 arası büyüme eğrisine baktığınızda dünyada büyümeyen ülkeyi dövüyorlardı 🙂 Biz FED eliyle gelen Japon tasarrufunu inşaata yatırdık, Çin ise malum teknolojilere:) Japonlar bu parayı geri çekmeye ne zaman başladı? 2009-2016'dan iiibaren ABD dahil dünya ekonomilerinin ha babam resesyon ve depresyon sınırında gezmesi bu Japon geri çekilmesiydi.

    8. yaşlıları sanırım tam dediğiniz gibi zaten çoğunlukda yaşlı ama gençler yabancılarla evlenmeye açık zaten instagram vs yüzünden çok açık bir hayranlıkları da var

    9. Turla avrupada gezerken bazı otellerde japon gruplarla beraber kaldık.Japonlar kendi aralarında çok saygılı ve iyi davranıyorlar,diğer ülkelerden gelenlere ise çok saygısızlar,sanki onlar her konuda öncelikli,hak sahibi ve saygıdeğerler de diğer ülkelerden gelenler onlar dan alt sınıf gibi.

    10. ABD'nin zenginleşmesi sadece göçmenlikle açıklayamazsınız.ABD gelşmesinin asıl sebebi sosyal devlet olmamasıdır.Kısaca kim olursan ol çalışmazsan para kazanamazsan kimse senin yüzüne bakmaz.Kredi notun bir kez düşerşe sokağa düşersin.Göçmen işçi konusunda Japonya'yı örnek almalıyız.Toplum olarak çalışma konusunda ABD'yi örnek almalıyız.Sosyal devlet ilkesi bırakılmalı.Gerçekten çalışan üreten kişilerin üzerinde gereksiz yük.Üreten kişilerin üzerinde ki yükü kaldırmalıyız.Aksi halde üretenler yük olmayan ülkelere kaçar ülke olarak engel olamayız.

    11. Hocam size o kadar katılmıyorum ki yani anlatamam. Birincisi insanoğlu dünyaya sürekli ekonomik olarak durmadan büyümek için mi geldi ki ha ikinci bu adamlar ha üçüncü düşe düşe otuzunculuğa düşecek halleri yok. Sokağa çıktığın zaman can güvenliğin yoksa istediğin kadar büyük ol hiçbir önemi yok yani sonsuz büyüme anlayışı ilk sıkıntı. İkincisi almanlar bahsettiğiniz tarzda bir göçmen politikası izlemişler ama gidin bir de almanlara sorsanız hepsini bir an önce göndermek isterler çok memnun olduklarını düşünmüyorum. Abd ve Kanada karşılaştırmasına da katılmıyorum çünkü bu ülkeler zaten bu şekilde kurulmuş ülkeler yani göçmenistanlar zaten.
      Ülkemizi geçtiğimiz on yılda bu tarz ümmetçi ve liberal bakış açısı göçmen konusunda bu noktaya getirdi ne yazıkki. Keşke ülkemizde japonya kadar eğitimde , zenginlikte, ortalama ömürde top noktayı görüp sonradan yaşlanmadan ötürü ekonomide üçüncülükten beşinciliğe düşüp dursa da bizbize aynı şeylere gülen, otobüste birbirine yer veren insanlar olarak beraber yaşasak. Her zaman sonsuza kadar büyümesek de olur 🙂
      Liberal bakış açısına asla katılmıyorum o yüzden.

    12. simdi ki aklim 30 yil once olsaydi millitakim kadrosu kadar cocuk yapardim ,simdi telefona bakip duruyoruz acaba aramis mi diye ,44 yil oldu gurbete cikali artik biktik 42 yildir calistigim yerde hala soruyorlar ne zaman doneceksiniz diye insanin agirina gidiyor artik aciklama vermek

    Leave A Reply